Gündem

Paravan Şirketlerin Karanlıktaki Yüzü

Fikret Sebilcioğlu
Makale

Pink Floyd’un Dark Side of the Moon albümünü bilmeyen yoktur. Albüm topluma zararlı olan eylemleri, insanların tatmin olmayan hayatlarını ve tüm bunların sonucunda insanın cinnet halini anlatıyor. Albümdeki “Money” şarkısı hırs ve açgözlülük ile servete sahip olmanın daha iyi bir yaşam getireceği aldatmacasına değiniyor. Dark Side of the Moon albümüne bu makalenin sonunda dönmek üzere şimdi Panama Belgeleri’nin karanlık tarafına geçelim.

Panama Belgeleri, eski ve bilinen bir problem olan paravan şirket (anonymous shell company) gerçeğini dünyaya bir tokat gibi tekrar çarptı. Sahibi belli olmayan bu şirketlerin büyük bir kısmının yasal amaçlarının dışında kullanıldığı bir sır değildi. Ancak pratikte bu şirketlerin varlık nedeni olan gizlilik zırhından dolayı bu sorunun boyutlarını kimse tam olarak bilemiyor, tahmin edemiyordu. Panama Belgeleri bize bu fırsatı verdi.

“Finansal Gizlilik” genelde servet sahiplerinin medyanın odağında olmaktan kaçınmak istemeleri veya güvenliklerinin tehlikeye girebileceğinden endişe etmeleri gibi nedenlerle talep edilir. Konuya bu noktadan bakıldığında gizlilik anlaşılabilir gibi duruyor. Ancak Panama Belgeleri yasal olmayan bir çok işlemin (vergi kaçırma, yolsuzluk, kara para aklama gibi) gizliliğin sağladığı şeffaf olmayan ve hesap verilmeyen karanlık ortamda ortaya çıktığını gösteriyor. Diğer bir deyişle Panama Belgeleri ile paravan şirketlerin yolsuzluğun bir aracı haline geldiğini görüyoruz.

Paravan Şirket Nedir?

Sertifikalı Suistimal Uzmanları Derneği (Association of Certified Examiners)’nin Suistimal Rehberi paravan şirketleri “genellikle bir adres haricinde gerçek bir fiziksel mekana sahip olmayan, çalışan istihdam etmeyen ve bağımsız ekonomik değer yaratmayan kurumlar” olarak tanımlanmaktadır. Bu özelliklere sahip şirketlerin her zaman yasal olmayan veya kanun dışı işler yapan şirketler olarak görmemek gerekir. Örneğin bir paravan şirket, başka şirketlerin hisselerinin sahibi durumunda bir holding şirketi olarak veya ülkeler arası varlık transferlerinde kullanılmak üzere tamamen iş gerekliliklerinden ve yasal olarak kurulmuş olabilir. Ancak Panama Belgeleri’nin değerlendirildiği bu yazı kapsamında paravan şirketler, gerçek sahiplerinin finansal işlemlerini, servetlerini ve yaptıkları yolsuzlukları saklamak amacıyla kurulan şirketler olarak anılacaktır.

Gizlilik Paravan Şirketler Aracılığı ile Nasıl Yapılandırılıyor?

Paravan şirketlere ilişkin bir problemden bahsediyorsak burada anahtar kelime “Gizlilik”. Panama Belgeleri’ninde ortaya koyduğu üzere finansal gizlilik, vergi cenneti olarak bilinen (British Virgin Adaları gibi) veya şirket kurarken minimum bilgi talep eden yerlerde (Dalaware veya Nevada gibi) paravan şirket kurmak yöntemi ile sağlanabiliyor. Bu şirketler yaklaşık bir kaç saat içinde ve gerçek sahibinin (beneficial owner) adı geçmeden (gerçek şirket sahibinin güvendiği bir çalışanı, dostu, eşi, akrabası veya atanan bir temsilci müdürün ismi kullanılarak) rahatlıkla kurulabiliyor ve böylece şirketin gerçek sahibinin ismi hiçbir yerde geçmiyor. Bunun üstüne kurulan paravan şirketin sahibi olarak farklı bir coğrafyada kurulan başka bir paravan şirket, hatta onunda ortağı yine farklı bir coğrafyada kurulan farklı bir paravan şirket gösterilince, işte gerçek sahibin amaçladığı gizlilik bu katmanlı yapı ile sağlanmış oluyor. Bu noktadan sonra kanun koyucuların veya denetçilerin bu yapıyı çözmesi oldukça zorlaşıyor.

Yukarıdaki teorik anlatım Panama Belgeleri’nde Putin’in yakın çevresinin yaklaşık 2 milyar ABD Doları’nı gizlemesinde pratik karşılığını bulmuş durumda.

Gizlilik Zırhının Yapılandırılmasına Güzel Bir Örnek: Putin ve Yakın Çevresi

Panama Belgeleri’ne göre Rusya Başkanı Vladimir Putin’in yakın çevresinin paravan şirketleri çok fazla kullanarak yüksek tutarda parayı karmaşık bir şekilde tüm dünyada dolaştırdığı anlaşılmaktadır. Aşağıda bu konuya ilişkin çarpıcı bir örnek sunuyorum:

10 Şubat 2011 tarihinde sahibi belli olmayan ve British Virgin Adaları’nda kurulu Sandalwood Continental Ltd. (Sandalwood) adında bir paravan şirket, yine kendisi gibi ve Kıbrıs’ta kurulmuş adı Horwich Trading Ltd. olan paravan şirkete 200 milyon ABD Doları kredi veriyor. Ertesi gün 11 Şubat 2011 tarihinde, Sandalwood bu kredi alacağına ilişkin hakları British Virgin Adaları’nda kurulu Ove Financial Corp. (Ove) adında başka bir paravan şirkete devrediyor. Kredi alacağının devri için Ove Sandalwood’a 1 ABD Doları ödüyor. Henüz paranın kağıt üzerindeki  yolculuğu bitmedi !

Aynı gün yani 11 Şubat 2011 tarihinde Ove şirketi aynı krediye ilişkin tüm alacak haklarını International Media Overseas (Media) adında Panama’da kurulu başka bir paravan şirkete devrediyor. Media da Ove şirketine bu devir işlemi için 1 ABD Doları ödüyor.

Kısaca 24 saatlik bir sürede kredi, (burada bahsedilmeyen diğer işlemler ile birlikte) kağıt üzerinde, üç kıtayı iki banka ve dört paravan şirketi dolaşıyor ve böylece para süreç içinde izlenemez duruma geliyor.

Panama Belgeleri Sandalwood şirketinin, Putin’in kasası olarak bilinen St.Petersburg’da kurulu Bank Rossiya’nın ana hissedarı ve başkanı tarafından kurulduğunu gösteriyor ve para bu finans kurumu tarafından gizli dünyaya sokuluyor.

200 milyon ABD Doları tutarındaki krediye ilişkin faiz alma hakkına sahip olan Media şirketi, Putin’in eski arkadaşlarından biri ve kızı Maria’nın vaftiz babası viyolonsel sanatçısı Sergey Roldugin tarafından, kağıt üzerinde, kontrol ediliyor.

200 milyon ABD Doları tutarındaki kredi, Putin’e yakın kişilerin içinde olduğu ve Mossack Fonseca firması ile ilgili en az 2 milyar ABD Doları tutarındaki işlemlerin sadece bir kısmı.

Gizli bir dokümandan yukarıda bahsedilen paraların bir kısmının zamanında Rusya Devleti tarafından kontrol edilen ve Kıbrıs’da kurulu VTB Bank tarafından sağlandığı anlaşılıyor.

İhbar Mekanizması ve Araştırmacı Gazeteciliğin Gücü

Bilindiği üzere Panama Belgeleri’nin “John Doe” takma adıyla bir ihbarcı tarafından Süddeutsche Zeitung gazetesine, sonrasında konunun Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)’na yansımasıyla belgeler dünyada 100’den fazla medya kuruluşu tarafından incelendi. 11.5 milyon belgenin sızdığı düşünülürse bu araştırmanın devasa bir boyutta olduğu anlaşılıyor. Belgelerin tek tek incelenmesi, bunların filtrelenmesi, birden fazla katmanlı yapıya sahip paravan şirketlerin izlerinin sürülmesi, tüm bağlantılı kişilerin tespit edilerek paravan şirketlerin gizlenen gerçek sahiplerine ulaşılması, bulguların özel veri tabalarında işlenerek değerlendirme yapılabilecek hale gelmesi ve bize sunulması tek kelime ile büyük bir gazetecilik başarısı.

Panama Belgeleri’nin sızdırılması, suistimallerin tespit edilmesinde en etkin yöntem olan ihbar mekanizmasının önemini bir kez daha göstermektedir. ACFE 2016 Küresel Suistimal Çalışmasına göre incelenen 2,410 vakada suistimaller %40’lık bir oranla ihbar yöntemi ile tespit edilmektedir. İhbardan sonraki en etkin yöntemin %16.5 ile iç denetim olduğu düşünülür ise ihbar mekanizmasının kritik önemi ortaya çıkmaktadır.

Sayılar Paravan Şirket Sisteminin Normalleştiğini ve Kurumsallaştığını Gösteriyor

Panama Belgeleri, Mossack Fonseca ile ilintili işlemlerde yaklaşık 214.000 paravan şirketin kurulduğunu, servetini bu paravan şirketler aracılığı ile saklayanların içinde 140 politikacı ve kamu görevlisi, bu kişilerin aileleri ve yakın çevresi, resim galeri sahipleri, suç örgüt liderleri ve futbolcular gibi çok farklı kesimlerden gerçek kişilerin olduğunu ifşa etmektedir.

Bu şaşırtıcı rakamlar paravan şirket sisteminin normal bir iş yapış şekline döndüğünü ve kurumsallaştığını göstermektedir. Panama Belgeleri’ndeki rakamların sadece Mossack Fonseca’nın içinde bulunduğu işlemlere ilişkin olduğunu ve vergi cennetleri de dahil dünyanın bir çok yerinde yüzbinlerce paravan şirketin kurulduğu düşünürsek, ortaya çıkan bu belgelerin buzdağının sadece görünen bir kısmı olduğunu düşünmek çok yanıltıcı olmaz sanırım.

Paravan şirketlerin gerçek sahipleri devlet başkanları, onların akrabaları ve yakın çevreleri, galeri sahipleri, futbolcular, suç örgütü liderleri gibi çok farklı işleri ve pozisyonları olan kişiler olmakla birlikte amaçlar aynı…Paravan şirketlerin karanlık dünyasına kaçarak nakit paralarını, diğer varlıklarını ve ilintili finansal işlemleri gizlemek ve hesap vermemek.

“Özde” Değil “Sözde” Uyum Süreçleri ve Çöküşün Başlangıcı

Paravan şirketlerin kurulması ve banka hesaplarının açılması gibi faaliyetlerde müşterilerine hizmet veren Mossack Fonseca gibi aracı danışman firmalar (hukuk büroları, bankalar, mali müşavirlik firmaları gibi), yerel yasalar ve uluslararası sözleşmeler uyarınca şirketlerin gerçek sahiplerinin kara para aklama, vergi kaçırma, yolsuzluk ve yasal olmayan işlere karışıp karışmadıklarına dair bir inceleme (due diligence) yapmak zorundalar. Özellikle paravan şirketin görünür veya ismi gizli tutulan gerçek sahibi, devlet görevlisi ve bu kişilerin aileleri ile yakın çevresi gibi “siyaset ile ilişkili kişiler” ise (politically exposed persons), bu kişilerin yolsuzluğa bulaşıp bulaşmadıkları konusunda daha detaylı bir inceleme yapılması gerekmektedir. Bu durum bize gerçek sahibin isminin saklanması konusunun tamamen kontrolsüz bırakılmadığını gösteriyor.

Ancak Panama Belgeleri, Mossack Fonseca’nın kurduğu şirketlerin arkasındaki gerçek sahiplerinin çoğunu bilmediğini gösteriyor. Örneğin 2015 yılında yapılan bir iç denetim, Mossack Fonseca’nın Hint Okyanusu’nda bir vergi cenneti olarak bilinen Seyşeller’de kurdukları 14,086 paravan şirketin sadece 204’ünün gerçek sahibini bildiğini ortaya koymuştur. Kısaca Mossack Fonseca’nın kanunlara uyum noktasındaki süreci çökmüştür.

Yukarıda bahsettiğimiz üzere paravan şirketlerin var olma sebebi “gizlilik”. Kurulma anında ve sonrasında oluşturulan katmanlı yapı bu gizliliği perçinliyor. Bu nedenle paravan şirketlerde normal şartlarda dahi gerçek sahiplik bilgisine ulaşmak zor iken maksatlı olarak oluşturulan katmanlı yapı, incelemeleri hemen hemen imkansız hale getirmektedir.

Ayrıca belgeler bazı durumlarda aracı kuruluşların kendilerini ve müşterilerini korumak amacıyla şüpheli işlemleri gizlediklerini veya resmi muhasebe kayıtlarında manipülasyon yaptıklarını göstermektedir.

Panama Belgeleri’nde dikkat çeken bir hususta Britanya Virjin Adaları, Panama ve diğer vergi cennetlerinde kurulan ve gerçek sahibi belli olmayan paravan şirketlerin kurulmasında büyük bankaların aldığı önemli rol. Belgeler UBS ve HSBC’nin de içinde olduğu bankaların yaklaşık 15,600 adet paravan şirket kurduğunu göstermektedir.

Panama Belgeleri’nde Türkiye Yok !

Yayınlanan belgelerde Türkiye’nin içinde olduğu hiçbir işlem ve paravan şirket bulunmuyor. Bu iyi bir haber. Ancak bu konudan emin olmadan önce sanırım biraz daha beklemek gerekecek. Belgeleri ifşa eden Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)’nun yaptığı açıklamaya göre şu ana kadar yaklaşık 80 ülkeye ilişkin 370 gazeteci bu belgeleri inceledi. Kurum prensip olarak ilgili ülkenin belgelerini o ülkenin gazetecilerine incelettiriyor. Bu belgeleri inceleyen gazeteciler arasında Türk gazeteci yok. Kısaca belgelerin tamamı incelenmediği düşünüldüğünde, bu belgelerin içinde Türkiye ile ilgili belge var mı veya şu anda varda henüz Türk gazeteciler mi incelemedi bu konu açık değil.

Sadece Para Değil Varlıklar da Gizleniyor

Panama Belgelerine göre paravan şirketler aracılığı ile dolaşan paranın bir anda karşımıza dünyanın önemli bir şehrinin en lüks semtinde bir mülke dönüşmüş olarak karşımıza çıkabileceğini gösteriyor. Kapa para ile mülk alarak paranın aklanması zaten bilinen bir yöntem. Hatta bu aklama ile bazı bölgelerde emlak fiyatlarının aşırı derecede arttığı da bilinmekte.

Örneğin Pakistan Başbakanı Nawaz Sharif’in oğlulları Hussain ve Hasan Nawaz Sharif ile kızı Mariam Safdar British Virgin Adaları’nda en az dört adet paravan şirket kurmuş ve bu paravan şirketler aracılığı ile Londra’da Hydepark’a bakan en az 6 adet lüks mülk satın almışlar. Burada aklıma gelen iki soru var: (i) Varlıkları alırken kullanılan paralar Sharif ailesi tarafından çalışılarak kazanıldı ise neden para gizli tutuluyor? Eğer çalışılarak kazılmadı ise, nasıl kazanıldı? Paranın kaynağı nedir? (ii) Mossack Fonseca bu ilişkiyi bilerek neden sürece devam etti ve yasalara uygun bir iş yapmadı? (ii) Bu mülkü Londra’da satanlar ve İngiltere’deki ilgili kişiler neden bu varlıkları alan gerçek kişileri merak etmedi ve sahibi belli olmayan bir paravan şirkete bu mülkleri sattı?

Son Sözler

Panama Belgeleri paravan şirketler ile oluşturulan yapının; suçluları koruyan ve kara paranın istediği gibi dünyada dolaşmasını sağlayan; görünen ve yasal finansal sistemin yanında “paralel” olarak gelişen; hiçbir denetime ve şeffaflık uygulamasına maruz kalmayarak hesap vermeyen karanlık bir yapı haline geldiğini göstermektedir. Yolsuzlukla para kazananlar bu yolla kendilerini saklayarak işlerine devam edebilmekte, diktatörlük ve kleptokrasi[1] ile yönetilen ülkelerde siyasiler kendi ülkelerinin varlıklarını şahsi menfaatleri için kötüye kullanabilmektedir.

Panama Belgeleri’nin paravan şirketlerle ilgili ciddi bir mücadele etkisi yaratacağını düşünüyorum. Bir çok ülkede belgelerden çıkan bulgular ışığında davalar açılmaya başlandı bile. Ayrıca Uluslararası Şeffaflık Derneği ve Global Witness gibi kar amacı gütmeyen bağımsız kuruluşlar, vergi cennetleri de dahil dünyada kurulan tüm paravan şirketlerin gerçek sahiplerinin resmi bir tescile kaydedilmesini ve bu bilgilerin kamuya ifşa edilmesi konusunda çalışmalar yapıyor. Özellikle şu sıralar İngiltere kamuoyu bu konuyu oldukça detaylı bir şekilde tartışıyor. Yapılan araştırmalar İngilizlerin ağırlıklı bir kısmının vergi cennetlerine ilişkin şeffaflık uygulamalarının ivedilikle başlaması gerektiğini düşünüyor.

Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Şeffaflığın olmadığı yerde yolsuzluk besleniyor ve büyüyor. Bu nedenle var olma sebebi gizlilik olan paravan şirketlerin bu kadar yoğun olduğu bir ortamda temiz bir yapı beklemek zaten saflık olurdu.

“Paravan şirketlerdeki paraların kaynağı nedir?” sorusunun cevabının Panama Belgeleri kapsamında zamanla ortaya çıkacağını düşünüyorum. Aynı rüşvet parasının yaratılmasında olduğu gibi paravan şirketlerdeki paranın da nasıl yaratıldığı konusu asıl kritik konu. Bu noktada paranın yaratıldığı coğrafyaya gitmek gerekecek ve eminim bu coğrafyalarda da yine ihbarcılara ve araştırmacı gazetecilere çok iş düşecek. Tabiki ihbar kültürü ve araştırmacı gazeteci varsa !

The Dark Side of the Moon albümünün son şarkısı Eclipse’nın son sözleri şöyle diyor: “There is no dark side of the moon really. Matter of fact it’s all dark.”

Sizce paravan şirketlerin sadece görmediğimiz yüzü mü yoksa tamamı mı karanlık?


[1] Vikipedi Özgür Ansiklopedi: Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi anlamına gelir.

Öne Çıkanlar