Gündem

Her Yıl  Daha Derine Kazdığımız Çukurun Sonunda Bizi Ne Bekliyor?

Fikret Sebilcioğlu
Makale

2024 Yolsuzluk Algı Endeksi Açıklandı! 

Her yıl Yolsuzluk Algı Endeksi açıklandıktan sonra Türkiye’nin sıralamasındaki değişimini sayısal bir düşüş veya yükseliş üzerinden değerlendirmenin, meselenin özünü gözden kaçırmamıza neden olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin kaç puanla kaçıncı sırada olduğunu belirten ifadeler, yolsuzluk algısındaki bozulmanın arka planındaki yapısal sorunları yeterince yansıtmıyor. 

Önemli olan yalnızca sıralamadaki değişim değil. Türkiye’nin hukuk devleti ilkeleri, kurumsal şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik yönetişim açısından nasıl bir eğilim içinde olduğu ve bu sürecin uzun vadeli etkileridir.  

Bu yazımda kamudaki yolsuzluk algısının, kamu ve toplumsal etkilerinden ziyade özel sektör boyutuna odaklanmak istiyorum. Çünkü kamu ve toplumsal alandaki konuların, ülkenin idaresine dair bir yönetişim sorunu olduğu kanaatindeyim. Bu durumun siyasi boyutu bulunduğundan, zamanımızı ve enerjimizi daha verimli kullanmak adına konunun özel sektör tarafıyla ilgilenmemenin daha uygun olacağı düşünüyorum. 

Yolsuzluk Algı Endeksi Nedir? 

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) her yıl yayımladığı Yolsuzluk Algı Endeksi (Corruption Perceptions Index – CPI), dünya genelinde kamu sektöründeki yolsuzluk algısını ölçen en önemli endekslerden biridir. CPI, ülkelerin kamu sektöründeki yolsuzluk düzeyine dair algıları ölçer. Bu algılar, akademik çalışmalara, iş dünyası anketlerine ve uzman görüşlerine dayalı olarak hesaplanır. Endekste 0 puan aşırı yolsuzluk algısını, 100 puan ise yolsuzluktan tamamen arınmış bir kamu sektörü algısını ifade eder.  

Türkiye’nin Endeksteki Yeri 

2024 yılı verilerine göre Türkiye, 180 ülke arasında 34 puan alarak 107. sırada yer aldı. Endeksin en tepesinde Danimarka (90 puan), en alt sıralarda ise Güney Sudan (8 puan), Somali (9 puan) ve Venezuela (10 puan) yer alıyor.

Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde son yıllarda belirgin bir düşüş yaşadı. Yayınlanan son raporlar, özellikle yeni hükümet sisteminden sonra, Türkiye’nin endeksteki puanının hızlı bir şekilde gerilediğini ve bu durumun ülkedeki yolsuzluk algısının arttığını ortaya koyuyor. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve kamu yönetiminde hesap verebilirlik eksiklikleri, Türkiye’nin endeksteki sıralamasını olumsuz yönde etkileyen temel faktörler olarak öne çıkıyor.  

Özel Sektör, Yolsuzluk Algısının Yüksek Olmasından Nasıl Etkileniyor?  

Yolsuzluk, sadece etik bir sorun olmaktan öte, ekonomik kalkınmayı, yatırım ortamını ve iş dünyasını olumsuz etkileyen bir faktördür. Her ne kadar endeks kamuda yolsuzluk algısını ölçse de bu durum sadece devlet kurumlarını değil, özel sektörü de ciddi şekilde etkiliyor.  

Özel sektörün kamudaki yolsuzlukla ilişkisini birkaç ana başlık altında inceleyebiliriz: 

a) İhale Süreçleri ve Kamu Alımları 

Özel şirketler, kamu ihalelerine katılırken şeffaf ve adil bir rekabet ortamı bekler. Ancak kamu sektöründeki yolsuzluk, kamu ihalelerinde rüşvet, kayırmacılık veya ihale şartlarının belirli şirketlere avantaj sağlayacak şekilde düzenlenmesi gibi sorunları beraberinde getirir. Bu durum, etik çalışan şirketlerin rekabet edememesine ve ekonomik verimsizliklere yol açar. 

b) Yatırım Ortamı ve İş Yapma Kolaylığı 

Yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde şirketler, lisans almak, işlerini yürütmek veya vergi yükümlülüklerini yerine getirmek için rüşvet vermek zorunda kalabilir. Bu tür sistematik yolsuzluklar, işletmelerin şeffaf ve adil şekilde faaliyet göstermesini zorlaştırarak özel sektör için büyük bir risk oluşturur. Uluslararası yatırımcılar da bu tür ülkelerde iş yapmaktan kaçınarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. 

c) Regülasyon ve Hukuki Belirsizlikler 

Kamudaki yolsuzluk, özel sektör üzerindeki düzenleyici çerçevenin keyfi uygulanmasına neden olabilir. Örneğin, bazı şirketler yolsuzluk yoluyla belirli düzenlemelerden muaf tutulurken, etik çalışan şirketler ağır regülasyon yüküyle karşılaşabilir. Bu da adil rekabeti ortadan kaldırarak piyasa yapısını bozar. 

d) Tedarik Zinciri ve İş Ortakları 

Özel sektör, kamu sektörüyle iş yapmasa bile tedarik zincirindeki şirketlerin kamuyla olan ilişkilerinden etkilenebilir. Örneğin, büyük bir şirketin tedarikçisi rüşvet veya yolsuzluğa karışmışsa, bu durum ana şirket için itibar riski oluşturabilir ve şirketin etik uyumluluk süreçlerini zora sokabilir. 

e) Makroekonomik Etkiler 

Kamuda yolsuzluğun yüksek olduğu ülkelerde kamu kaynakları verimsiz kullanılır ve ekonomik büyüme yavaşlar. Bu durum, özel sektör için daha yüksek vergiler, düşük altyapı yatırımları ve belirsiz ekonomik ortam anlamına gelir. Yani yolsuzluk, şirketlerin uzun vadeli stratejilerini ve yatırımlarını olumsuz etkileyebilir. 

f) Özel Sektör Ne Yapabilir?  

Türkiye’de yolsuzlukla mücadelede kamu otoritelerine olan güven giderek azalırken, dürüst iş yapmak isteyen özel sektör bu mücadelede yalnız kaldı. Ancak bu durum, iş dünyasının harekete geçmemesi için bir bahane olmamalıdır. Aksine, özel sektör yolsuzlukla mücadelede öncü bir rol üstlenmek zorundadır. 

Bu bağlamda, şirketler etkili iç kontrol sistemleri ve etik kodlar uygulayarak, etik ihlalleri tespit eden mekanizmalar ve yolsuzluk şüphelerini raporlamak için güvenli kanallar oluşturmalıdır. Ayrıca, tüm iş ortakları, tedarikçiler ve müşterilerle etik kurallar belirlenmeli ve bu standartlara uyum sağlanmalıdır. Şirketler, faaliyetlerini şeffaf bir şekilde yürütmeli, hesap verebilirlik ilkesiyle hareket etmeli ve yolsuzluğa karşı sıfır tolerans politikalarını hem iç hem de dış paydaşlarına açıkça duyurmalıdır.  

Son Söz 

Yolsuzluk algısı açısından Türkiye, yüksek risk grubunda değerlendirilmektedir. 

Türkiye’de özel sektör, yolsuzluğun yaygın bir algı haline geldiği ve kamudan destek beklemenin gerçekçi olmadığı bir ortamda, yolsuzlukla mücadele konusunda yalnızdır. Şirketler, yolsuzluk risklerini etkin bir şekilde yönetmek ve sürdürülebilir bir iş ortamını güvence altına almak için kendi inisiyatiflerini geliştirmek ve bağımsız çözümler üretmek durumundadır. 

Bu mücadelede başarı, şirketlerin kendi kaynaklarını etkin bir şekilde kullanarak sağlam iç kontrol ve savunma mekanizmaları oluşturmasına, etik değerleri iş süreçlerinin merkezine yerleştirmesine ve güvenilir paydaşlarla iş birliği yapmasına bağlıdır. 

Her yıl daha derine kazdığımız çukurun sonunda bizi bir foseptik mi bekliyor, yoksa umut dolu bir temiz su kaynağı mı? Yakında hep birlikte göreceğiz.  

————————————————————————————————————

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi’nin detaylarına ulaşmak için tıklayınız.

Fikret Sebilcioğlu’nun 2023 yılındaki Yolsuzluk Algı Endeksi ile ilgili kaleme aldığı”Güneş Balçıkla Sıvanmaz” başlıklı yazıyı okumak için tıklayınız.

Öne Çıkanlar