Suistimal ile Mücadele Etmeyecek Kadar Zengin misiniz?
Fikret SebilcioğluKurumlarda bir riskin yönetim kurulunun ajandasına girmesi, doğal olarak o riskin “önemli” olmasına bağlıdır. Diğer bir deyişle, riskin gerçekleşme ihtimali yüksek ve oluşacak olan potansiyel zarar büyük ise ilgili risk “önemli” olarak değerlendirilebilir. Peki yolsuzluk, varlıkların kötüye kullanılması…
Çocukluğumda babamın çok ucuza olan ürünleri almadığını ve bunun nedenini sorduğumda da “Ben ucuza alacak kadar zengin değilim.” dediğini hatırlıyorum. O zamanlarda bana bir şey ifade etmeyen bu sözlerin, 46 yaşında yazacağım bu makalesinin başlığı olacağını tahmin edemezdim.
Kurumlarda bir riskin yönetim kurulunun ajandasına girmesi, doğal olarak o riskin “önemli” olmasına bağlıdır. Diğer bir deyişle, riskin gerçekleşme ihtimali yüksek ve oluşacak olan potansiyel zarar büyük ise ilgili risk “önemli” olarak değerlendirilebilir. Peki yolsuzluk, varlıkların kötüye kullanılması ve hileli mali tabloların hazırlanması olarak 3 ana başlıkta toplayabileceğimiz çalışan suistimalleri, şirketler için ne kadar “önemli”?
Suistimal riskinin boyutlarını anlama noktasında neden oldukları muhtemel zararları ölçmek kritik bir konu. Diğer taraftan suistimal gibi sinsi bir virüsün, içinde yaşadığımız ortama verdiği zararı tutarsal olarak hesaplamak da oldukça zor. Ancak, Association of Certified Fraud Examiners (ACFE)’nin yayınladığı çalışan suistimallerine ilişkin 2016 Küresel Suistimal Çalışması bizlere bu konuda çok açık mesajlar veriyor. Bu çalışmaya göre, şirketler cirolarının yaklaşık %5’ini suistimallere kaybediyor. Bu oran oldukça güvenilir, zira yıllardır yapılan bu araştırmada oran genelde %5 civarında hesaplanıyor. Dünya’da 2014 yılı gayri safi milli hasılanın 78 trilyon ABD Doları olduğu düşünüldüğünde, suistimaller neticesinde oluşan zarar 3.9 trilyon ABD Doları olarak hesaplanıyor. Bu tutarın buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu belirtmemizde fayda var, zira suistimallerin halen ölçülemeyen ciddi bir boyutu mevcut.
Raporun suistimallerin maliyetine ilişkin diğer bulguları ise şöyle:
- 275,000 ABD Doları ile vaka başına ortalama zararın en yüksek olduğu bölge, araştırma da Türkiye’nin de içinde olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi. En fazla karşılaşılan suistimal tipi ise “rüşvet ve yolsuzluk”.
- Ortalama zarar hileli finansal tablo vakalarında 975,000 ABD Doları, rüşvet ve yolsuzluklarda 200,000 ABD Doları iken, en sık karşılaşılan çalışan suistimal tipi olan şirket varlıklarının kötüye kullanılmasında ise 125,000 ABD Doları olarak hesaplanmış.
- Suistimali yapan şirket ortağı veya üst düzey yönetici olduğu zaman, ortaya çıkan zarar normal şirket çalışanın yaptığı suistimale göre 10 kat daha fazla.
- Suçu işleyen çalışan sayısı arttıkça zarar da katlanarak büyüyor. Örneğin bir kişinin yaptığı bir suistimalin ortalama zararı 65,000 ABD Doları iken, 5 ve daha üstü çalışanın karıştığı suistimallerde asgari zarar 633,000 ABD Doları olarak hesaplanmış.
- Suistimal ile mücadeleye ilişkin kontrolleri olmayan şirketlerde zarar, olanlara göre 2 kat daha fazla.
Yukarıdaki bulguların içinde bir şirket için hayati öneme sahip ve ölçülmesi oldukça zor olan itibar kaybının etkisi doğal olarak yok.
Suistimallerin dünya geneli için hesaplanan toplam zararını Türkiye için senaryolaştırmaya ne dersiniz? Türkiye’nin yaklaşık 800 milyar ABD Doları olan hasılasından hareketle zararın 40 milyar Amerikan Doları olduğunu, bu durumda da her Türk vatandaşının suistimalleri fonlamak için cebinden yılda yaklaşık 500 ABD Doları ödediğini söyleyebiliriz.
Tüm bunlara rağmen ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor, zira suistimalden kaynaklanan zararları sıfırlamak mümkün olmamakla birlikte, zararları asgari seviyeye indirmek oldukça mümkün. Yapılan araştırma etkin bir iç kontrol sistemi olan şirketlerde zararların önemli oranda düştüğünü ortaya koyuyor.
Çocukluğumda babamın çok ucuza olan ürünleri almadığını ve bunun nedenini sorduğumda da “ben ucuza alacak kadar zengin değilim” dediğini hatırlıyorum. O zamanlarda bana bir şey ifade etmeyen bu sözlerin, 46 yaşında yazacağım bir yazı dizisinin ilk makalesinin başlığı olacağını tahmin edemezdim. Peki, gelen sorumun cevabını siz tahmin edebilir misiniz?…
Nitelik ve nicelik yönünden bu kadar maliyeti yüksek olan sinsi bir düşman ile mücadele etmeyecek kadar zengin misiniz?